Türkiye’nin beklenen yeni toptan satış piyasası yasası: Fiyatları gerçekten rahatlatacak mı?

Türkiye’de son yıllarda meyve ve sebze piyasalarında bazı kriz dönemleri yaşandı. Pandemi döneminde, lojistik zincirinin kopması vatandaşlara ciddi sıkıntılar yaşatmış, devlet sebze satışına ve denetimlerin artırılmasına yönelmiş, ancak pandemi sonrası arz önemli ölçüde iyileşmiştir.
Türkiye, yaklaşık on yıllık bir bekleyişin ardından toptan pazar yasasını yenilemeye hazırlanıyor. 2012 yılında yürürlüğe giren yasa, meyve ve sebze ticaretini düzenlemek için tasarlanmıştı, ancak o zamandan beri piyasa gerçeklerine ayak uydurmakta zorlanıyor. Hükümetin şişirilmiş fiyatlar ve şeffaf olmayan tedarik zincirlerine bir çözüm olarak sunduğu yasa tasarısının, milletvekilleri tarafından bir sonraki parlamento döneminde revize edilmesi bekleniyor.
Önerilen değişiklikler, üreticiler ve tüketiciler arasında artan bir hayal kırıklığının ortasında geliyor. Çiftçiler, fiyatları manipüle eden aracılar tarafından sıkıştırıldıklarından şikayet ederken, haneler piyasada artan maliyetlerle karşı karşıya. Hükümet, yeni çerçevenin her iki tarafı da rahatlatacak daha şeffaf bir sistem oluşturmasını umuyor.
Üreticiler neden değişim talep ediyor?
Üreticiler uzun zamandır yırtıcı uygulamalara karşı savunmasız olduklarını savunuyorlar. Dürüst olmayan alıcılar genellikle düşük fiyatlarla anlaşmalar yapıyor, ardından taahhütlerini yerine getirmeden geri çekiliyorlar ve çiftçileri kayıplara maruz bırakıyorlar. Bu uygulamalar aynı zamanda güvenilir tüccarları da zayıflatarak sisteme olan güveni zedeliyor.
Bu sorunu çözmek için yasa, tüm taze ürün işlemlerinin banka belgeleriyle desteklenerek kayıt altına alınmasını ve izlenebilir olmasını zorunlu kılacak. Destekçiler, zorunlu kaydın dolandırıcılığı azaltacağını, hesap verebilirlik yaratacağını ve çiftçilerin ürünleri için zamanında ödeme almasını sağlayacağını savunuyor. Ancak eleştirmenler, uygulamanın boşlukları önlemede kilit rol oynayacağı konusunda uyarıyor.

Doğrudan tedarik için baskı
En önemli hükümlerden biri, süpermarketlerin ürünlerinin en az %20’sini doğrudan çiftçilerden satın almasını zorunlu kılıyor. Tarım Bakanlığı, düzenlemeler yoluyla kotaları belirleyerek bu uygulamaya uyumu izleyecek. Benzer bir kural 2012 tarihli yasada da mevcuttu, ancak üreticiler arasında standardizasyon ve markalaşma eksikliği nedeniyle etkisi sınırlıydı.
Yetkililer, bu kez kooperatiflerin ve üretici birliklerinin bu açığı kapatabileceğine inanıyor. Çiftlik düzeyinde kalite standartlarını ve markalaşmayı iyileştirerek, perakendeciler üreticilerle doğrudan etkileşim kurmaya daha istekli olabilir. Politika, birden fazla aracıya olan ihtiyacı ortadan kaldırarak, üreticiler ve büyük ölçekli alıcılar arasındaki güveni güçlendirmeyi amaçlıyor.
Aracıların rolünün azaltılması
Yıllardır, tarım ürünleri fiyatları ile perakende fiyatları arasındaki uçurumdan aracılar sorumlu tutuluyor. Bu aktörler genellikle gayri resmi olarak faaliyet gösteriyor ve resmi piyasaları atlayarak kendilerini toptancı olarak tanıtıyorlar. Değiştirilen yasa, tedarik zincirine dahil olma yeteneklerini sınırlayarak aracıların etkisini azaltmayı amaçlıyor.
Çiftçiden toptancıya ve perakendeciye kadar uzanan, kolaylaştırılmış bir yapının maliyetleri dengeleyeceği beklentisi hakim. Ancak perakendeciler, aracıların istikrarlı bir tedarik ve tek tip kaliteyi garanti altına almak için sıklıkla devreye girdiğini, ancak çiftçilerin bunu her zaman sağlayamayacağını belirtiyor. Yeni yasa daha temiz bir zincir öngörse de, aracıların tamamen ortadan kalkması pek olası değil.

Tüketiciler daha ucuz fiyatlar görebilecek mi?
Çoğu hanenin temel sorusu, reformun meyve ve sebzeleri daha uygun fiyatlı hale getirip getirmeyeceği. Uzmanlar, kısa vadede önemli bir düşüş beklenmemesi konusunda uyarıyor. Tarım fiyatları, hiçbir yasanın kontrol edemeyeceği üretim seviyelerine ve hava koşullarına büyük ölçüde bağlı.
Bunun yerine, fiyat artışlarının hızını yavaşlatmaya ve şeffaflığı artırmaya odaklanılıyor. Daha düzenli bir sistem, ani artışları azaltarak tüketicilere adil fiyatlar ödediklerine dair güven verebilir. Uzun vadede ise, daha iyi planlama ve standartlaştırılmış üretim, daha istikrarlı fiyat seviyelerine katkıda bulunabilir.
Yeni çerçevede destek ve yaptırımlar
Taslak yasa, ticaret akışlarını yeniden yapılandırmanın ötesine geçiyor. Ayrıca, soğuk hava deposu, nakliye ve depolama maliyetleri konusunda yardım da dahil olmak üzere üreticilere yeni destekler sağlıyor. Bu tür önlemler, çiftçilerin ürünlerini daha uzun süre elinde tutmalarına ve sıkıntılı satışlara zorlanmak yerine daha iyi fiyatlarla satmalarına olanak tanıyabilir.
Yetkililer aynı zamanda, aşırı fiyat artışlarından suçlu bulunan perakendecilere daha ağır cezalar vermeyi planlıyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı ile yol kontrol noktaları ve izleme sistemleri konusunda koordinasyon sağlanarak denetimler sıkılaştırılacak. Daha sıkı denetimin kayıt dışı ticareti azaltacağı ve fırsatçı davranışları caydıracağı umuluyor.

İstikrara doğru bir adım, hızlı bir çözüm değil
Toptancı hal yasası, gıda enflasyonuna hızlı bir çözüm olmaktan ziyade yapısal bir reform olarak görülmelidir. Tüketiciler anında fiyat indirimi görmese de, bu önlemler daha öngörülebilir ve şeffaf bir sistem oluşturmak için tasarlanmıştır. Uygun fiyatlılık hala bir sorun olsa da, hem çiftçiler hem de tüketiciler daha fazla istikrardan faydalanabilir.
Sonuç olarak, yasanın başarısı üreticiler, perakendeciler ve devlet arasındaki koordinasyon ve uygulamaya bağlı olacaktır. Etkili bir şekilde uygulanması halinde, Türkiye’nin tarım ticaretini yeniden şekillendirebilir, suistimalleri azaltabilir ve hanelere piyasalardaki sürekli dalgalanmalardan bir miktar rahatlama sağlayabilir.
Kaynak : turkiyetoday.com/